Hem büyüyor hem öğreniyor

Yazan Deniz Çağlı Günim | 18/06/2019




Çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren öğrenmeye başlarlar. Özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuğa yeterli ilgi ve sevgiyi göstermek, öğrenmesi için gerekli temeli hazırlar. Bu ilgi ve sevgi korkulduğu gibi çocuğu şımarık ve kendini beğenmiş bir hale getirmez. Tersine onun güven duygusunu, öğrenmek için merak ve isteğini arttıracak, çevresi ve diğer insanlarla daha iyi iletişim kurabilme becerisini geliştirecektir. Bunlar da öğrenme için temel gereksinimlerdir.

Henüz birkaç aylık bebekler bile ağlamanın ilgi çektiğini, ağladıklarında annelerinin onların karnını doyurduğunu öğrenirler. Bunun sonucunda da isteklerini elde etmek için ağlamayı öğrenirler. Son yapılan araştırmalar beyin gelişiminin en hızlı 3 yaşa kadar gerçekleştiğini göstermektedir. Bu yıllarda çocukla oyun oynamak, onunla bol bol konuşmak, ona yeterli ilgi ve sevgiyi göstermek gelişimi açısından gereklidir.

Çocuklar Nasıl Öğrenir?

Çocuk büyüdükçe yaşadıkları doğrultusunda çevresine uyum sağlayabilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için davranışlarını değiştirmeye başlar. Öğrenme; yaşantı ve deneyimler sonucu oluşan davranışlardaki kalıcı değişiklik olarak tanımlanabilir. Yaşamın ilk yılları beynin en hızlı geliştiği, gelişimin ve öğrenmenin hızlı olduğu zamandır.

Çocuklar çok farklı şekillerde öğrenirler. Öğrenme, çocuğun aktif olarak katıldığı bir süreçtir. Yeni bilgi ve becerileri edinirken, sahip oldukları bilgi ve becerilerle bir araya getirirler. Bir yetişkinin planı doğrultusunda, okul ortamında öğrendikleri gibi günlük yaşamın her anında öğrenmeye devam ederler.

Hangi Yollarla Öğrenirler?

  • Çevreyi ve insanları izleyerek
  • Taklit ederek
  • Sebep-sonuç ilişkileri kurarak
  • Deneme-yanılma yoluyla
  • Benzerlikleri ve farklılıkları ayırt ederek

Bunlar çocukların nasıl öğrendiklerinin sadece bazı örnekleri. Ancak önemli olan anne babaların çocuğu öğrenmeye teşvik etmesi, öğrenme isteğini desteklemesidir. Öğrenmesi için okulu beklememek, daha küçük yaşlarda onunla oyun oynayarak, konuşarak, ona masal okuyarak, merak ve isteklerini desteklemek gerekir.

Öğrenme elbette gelişim ve olgunlaşmadan bağımsız düşünülemez. Çocuklar gelişim ve olgunlaşmalarına bağlı olarak öncesinde yapamadığı şeyleri yapabilmeye başlarlar. Önce basit olanı yapar, büyüdükçe ve geliştikçe daha zor ve karmaşık becerileri öğrenirler.

Çocuklar önce başını tutar, sonra oturur, emekler ve yürürler. Oturamayan bir çocuğa yürümeyi öğretemeyiz. Henüz kalemi tutup karalama yapmayı bilmeyen bir çocuğa da harfleri yazmayı öğretemeyiz. Kalem tutmayı öğrenip; karalama, boyama yapmayı öğrendikten sonra harfleri yazmaya hazır olacaktır.

Çocuğu hazır olmadığı şeyleri öğrenmeye zorlamak da belli beceri ve bilgileri öğrenebileceği en uygun zamanlarda ona bu fırsatı sağlamamak da çocuğun gelişimi açısından doğru değildir.

Çocuklar sadece fiziksel olarak büyümez. Gelişimi fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal ve dil gelişimi şeklinde değerlendirebiliriz. Boyu uzayıp, kilosu artarken, konuşması, düşünme biçimi, duyguları anlama ve bu duygulara karşılık verişi, çevresiyle ilişki kurma becerileri de gelişir. Bütün çocuklar aynı gelişim basamaklarında ilerler, bu basamaklarda benzer şekilde öğrenirler.

Çocuklar 2 yaşına kadar dünyayı duyuları aracılığıyla algılarlar. Duyarak, tadarak, dokunarak, koklayarak, görerek öğrenirler. Bu dönemde bebeklerin ve çocukların eşyaları ağzına götürdüğünü sıkça görürüz. Çocuk dünyayı, eşyaları ağzına götürerek, atarak, düşürerek tanımaya çalışır.

Biraz büyüdüğünde, konuşarak insanlarla ilişki kurmayı, çevresini tanımayı öğrenir. Yetiştiği ortamda ne kadar çok konuşuluyorsa, çocuğun konuşması da o kadar gelişir. Ona masal okumanın, birlikte şarkılar söylemenin dil gelişimine katkısı büyüktür. Çocuklar konuşmayı öğrenmeyle birlikte “Bu ne?” sorusunu sıkça sormaya başlarlar. Bu dönemde soruları cevapsız bırakmamak, tanıyabileceği yeni şeyler üretmek, öğrendiklerini uygulama fırsatları yaratmak, yeni bir şey öğrendiğinde bunu fark ettiğimizi ve buna değer verdiğimizi ona hissettirmek öğrenme isteğini arttıracaktır.

Okul hayatıyla beraber çocuklar, dünyayı algılamak için bazı genel kuralların olduğunu keşfederler. Önceleri sadece yetişkinler istediği için kurallara uyarken, bu dönemde kuralların anlamını anlamaya başlar.

Anne Babalara Düşen Görevler

  • Çocuğun öğrenme isteğini ve merakını desteklemek
  • Yeterli ilgi ve sevgiyi göstermek
  • Büyük ya da küçük yeni bir şey öğrendiğinde onu takdir etmek
  • Öğrendiklerini farklı ortamlarda uygulama fırsatları yaratmak
  • Onunla bol bol konuşmak
  • Sabırla ona neyi nerede yapacağı ya da nasıl yapacağı konusunda yol göstermek
  • Doğru tutum ve davranışlarla ona model olmak

Çocukların taklit ederek öğrendiğini unutmamalıyız. Tek başına bırakılmış, ilgi gösterilmeyen, konuşulmayan, çevresinden kopuk büyüyen bir çocuk zor öğrenir, gelişemez. Özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuğun gelişim ve öğrenmesinde anne babasının rolü çok büyüktür. Öğrenmeye elverişli bir ortam oluşturmak, çocukla yeterince ilgilenmek, çocuğun öğrenme isteğini desteklemek çocuğun gelişimini ve öğrenmesini ve başarısını etkileyecektir.

Bütün çocuklar aynı süreçlerden geçer, benzer şekilde gelişirler. Ancak her çocuğun kendine özgü bir gelişim hızı ve tarzı olduğunu da unutmamak gerekir. Çocuktan beklentilerimiz onun yetenekleri ve başarabileceklerinin üzerinde olmamalıdır. Çocuğun; bireysel özelliklerini anlamaya çalışmalı, güçlü ve zayıf yanlarını iyi bilmeliyiz. Ancak bu şekilde öğrenme sürecinde ona doğru yol gösterebiliriz.